State of Emergency
İlginç konusu, oynanış şekli ve atmosferi ile birkaç sene öncesinin
PS2 oyunu şimdi de PC için piyasada.
Birkaç sene öncesinin PS2 oyunu State of Emergency, şimdi de PC için
piyasada. Nedendir bilinmez ama 2 sene gibi bir süreden sonra PC için çıktı. Bu demek
olmuyor ki, ancak PC'ler bu oyunu çalıştıracak kapasiteye gelebildiler. Böyle birşey
söz konusu değil, zaten oyun konsolda nasılsa, aynen PC'ye çevrilmiş. Bu iyi birşey
mi kötü birşey mi tartışılır ama yazının sonunda, bu konuda bir fikriniz olacağına
emin olabilirsiniz.
Zamanında ilgimi çeken oyunlardan birisiydi SoE. Çünkü ilginç bir
konusu, oynanış şekli ve atmosferi vardı. PS2'nin ilk çıktığı zamanlardı ve
konsolu almak için iyi sebeplerden biriydi bu oyun. Ama şimdi bakıyorum da, öyle çok
çekici bir oyun değil. Demek ki 2 sene içinde oyun teknolojilerinde ve benim kafa yapımda
bu konuda büyük değişiklikler olmuş.
1 CD olarak geliyor SOE ve kurulumu sorunsuz olarak gerçekleşiyor.
Setup ekranı oldukça sade. Sadece kontrolleri biraz değiştirmeniz gerekebilir.
Normalde mouse tuşlarını vuruş tuşları yapmışlar ama ben oyunu mouse ile oynama
taraftarı değilim. Klavyeden oynamak en mantıklısı. Zaten toplam 6 tuş var çok
kullanılacak, bunları da kafanıza göre klavyeden ayarlarsanız kontrollerde bir
problem yok. Oyunun aşırı hızlı ve zor olduğunu hatırlatır, kontrolleri ona göre
size en rahat biçimde ayarlamanızı öneririm.
SOE, başkaldırı ve eylemlerin oyunu. Ayaklanma olmuş, halk ve örgütler
ayaklanmış, polis hepsini yatıştırmaya çalışıyor, heryer karman çorman, bir de işin
içine mafya girmiş. Herkes birbirini yiyor, herkes birbirinden öc almak istiyor. Böyle
karışık bir oyun işte. Siz de bu oyun içinde, değişik karakterlerden birisini seçip,
eylemlerinizi yerine getiriyorsunuz.
Bu eylemler, 2 farklı modda ayrılıyorlar. İlk modda kafanıza göre
sağda solda karışıklık çıkartıp, polis dövüp, dükkan yağmalıyorsunuz.
Bu Chaos modu. Adı üzerinde. Herkes etrafta koşuştururken siz de ne bulursanız etrafa
ateş ediyorsunuz. Tabi etrafa ateş etmek demek herkesi öldürmeniz gerektiği demek değil.
Polisler, mafya, değişik çeteler sizin düşmanınız. Bunların elemanlarını öldürürken
puan kazanıyorsunuz, ama halka saldırırsanız puanınız düşüyor. Sivillere dokunmak
yok. Diğer modda, yani revolution modunda ise değişik çete liderlerinden emirler alıyorsunuz.
Bu emirler doğrultusunda ufak eylemler gerçekleştiriyorsunuz. Dükkan bombalamak,
suikast, birisini korumak, hedef yok etmek falan gibi. Görevli modu oynamadan önce görevsizi
oynayarak oyuna alışmak en mantıklısı, ardından diğer modda devam edersiniz ki eğlenceli
mod olan o zaten.
Oyun 4 farklı alanda geçiyor. Bunlar kapalı ve açık mekanlar
olabiliyor. Mekanlar birbirlerine çok benziyorlar, sadece çevrede hafif değişiklikler
var. Ne olursa olsun, heryerde insanlar koşturuyor. Oyunun bu kısmını çok iyi yapmışlar.
Yüzlerce insan sağa sola koşturuyor, kavga ediyor, etrafı kırıp döküyor, dükkanlardan
televizyon veya müzik seti gibi malzemeler çalıyorlar. Herkes kendi halinde takılıyor.
Oyundaki panik havası asla azalmıyor, etraf öyle karışık ki, tepenizdeki ok yönü göstermese,
gitmeniz gereken yolu bulmanız bir hayli zor oluyor. Açık alanlarda meydana gelen
kazalar, milletin bir yöne doğru dere gibi akması çok iyi yapılmış.
Grafikler, 2 sene öncesinin oyunları gibi. Oyunun PC versiyonu hiç
değişmemiş, aynen PSX versiyonu ile aynı. Parlama efektleri ve ateş efektleri bile
aynı. Bundan emin olmak içni yeniden eski PS 2 oyununu gözden geçirdim, sadece PC
versiyonunda çözünürlük fazla olduğundan, grafikler de dolayısıyla daha keskin
oluyor. Başka bir farkı yok. Genelde grafikler güzel aslında, SEGA oyunları gibi,
poligonu az karakterlerden oluşuyor. Etrafta yüzlerce karakter olduğnuu düşünürsek,
karakterlerin detaylarının ve poligon sayılarının az olması gayet mantıklı. Çevre
grafikleri de fazla detaylı değiller. Etrafta gördüğünüz dükkanların camlarını
kırıyorsunuz, alarmları çalıyor. Yürüyen merdivenler, ağaçlar, fırlatılabilen
çöp tenekeleri veya sandalyeler.. bunların hepsi düşünülmüş detaylar. Çok detaylı
çizilmemişler ama oyunun genel atmosferine de ters düşmüyorlar.
Ses efektlerine gelince, aslında
oyunun sesleri pek iyi değil. Görevleri verirken konuşma yok, oyun esnasında da fazla
konuşma duyamıyorsunuz. Sadece bölümleri seçerken haber bülteni tarzı bir konuşma
oluyor ve bir de efektler var. Bunlar patlama, çığlıklar ve silah seslerinden oluşmakta.
Ama fazla gerçekçi olmadıkları gibi, kaliteleri de iyi değil. Müzikler gang tarzı,
yani zenci kardeşlerimizin müziklerinden. Kulağa pek hitap etmiyorlar ama çakal gençlik
için yerinde müzikler.
Oyunun sistem ihtiyacı oldukça düşük tutulmuş. Zaten bu kadar
detaysız grafiklerle fazlası beklenemezdi. Pentium 3 800Mhz işlemci, 128Mb RAM ve 32Mb
video kartı işinizi görecektir. Oyun HDD'de 860Mb yer kaplıyor. Bir de DX 9 yüklemek
gerekiyor, neden bilmiyorum.
State of Emergency gayet eğlenceli ama bir o kadar da zor bir oyun.
Neyin nerede olduğunu öğrenene kadar 4-5 polis tarafından komaya sokulabiliyorsunuz.
Polisler size tanıdık geleceklerdir çünkü hiç anlayışlı değiller. Gerçi öyle
bir ortamda da fazla anlayışlı olunması doğru değil. AMa şöyle sağlam bir hile
ile hoş vakitler geçirebileceğinizi sanıyorum. Bu nedenle, konsol oyunlarının nasıl
olduğunu merak edenlere, sıkı bir aksiyon oyunu oynamak isteyenlere tavsiye ediyorum.
En azından piyasada buna benzer bir başka oyun daha yok, bunu da hesaba katarak, aksiyon
severlere SOE'yi tavsiye ederim.